Sully Sur Loire kentindeki Türk İşçileri Sosyal ve Kültürel Derneği’ni tanıyalım. Fransa’nın Sully Sur Loire kentinde faaliyet gösteren Türk İşçileri Sosyal ve Kültür Derneği Başkanı Hakan Yılmaz, bize derneğin çalışmaları ve kentteki Türk toplumuyla ilgili bilgiler verdi.
Tansu SARITAYLI- Hakan bey, dernek başkanı olarak kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Hakan YILMAZ- Ben Afyon’un Sandıklı ilçesi Başa kasabası doğumluyum. 2001 yılında evlilik dolayısıyla Türkiye’den geldim. Dolayısıyla 2001 yılından bu yana bulunduğumuz Sully Sur Loire kentinde yaşamımıza devam etmekteyiz. Burada sürekli olarak derneğimizin çalışmaları içinde bulunduk, yeri geldi bazı idari görevler de aldık.
Tansu SARITAYLI- Dernek projesi ne zaman ortaya çıktı? Dernek ne zaman kuruldu?
Hakan YILMAZ- Dernek 1987 yılında kurulmuş. O yıldan bu yana da Derneğimiz aralıksız olarak faaliyetlerine devam ediyor.
Tansu SARITAYLI- Dernek başkanlığı yaptığınız Sully Sur Loire şehrinde Türk nüfusu ne kadar?
Hakan YILMAZ- Bu şehirde Türklerden aşağı yukarı 200’e yakın hane var. Yaşadığımız kentte ağırlıklı olarak Afyon Sandıklı’dan ve Konya Cihanbeyli’den halk var. Denizlili, Kayserili ve Adapazarı’ndan da birkaç aile mevcut. Derneğimizin, listede görünen üye sayısı 140. Ama bunların içerisinde Türkiye’ye dönüş yapan yaşlı büyüklerimiz de mevcut. Zaten derneğin yönetimini devraldığımız son toplantıda bu 65 yaş üzeri olan üyelerimizi ‘fahri üyelik’ şekline çevirdik. Haneye göre sayarsak, üye olmayan 30 veya 40 hane var.
140 üyemizin 17 veya 18 tanesi 65 yaş üzerinde. Türkiye’ye gidip 3-4 ay veya 5-6 ay kadar kalanlar oluyor. Türkiye’ye gidip dönmeyen yaşlılarımız oluyor. Bunları ayırdığımızda aktif üye sayımız 120 diyebiliriz. Bazı küskün üyelerimiz de var, yani aidatı düzenli ödemeyen, devamsız veya dışarıda kalmış, kırgın ayrılmış arkadaşlarımız mevcut. Onları tekrar kazanmak için uğraşıyoruz. Konuştuğumuz, geri dönüş yapan arkadaşlarımız var. Bu konunun da üzerine düşüp bu sayıyı artırmak yani derneğe kazandırmak istiyoruz. Hazreti Mevlana’nın “Ne olursan ol yine de gel” sözü dahilinde hareket ederek üye sayımızı arttırmaya çalışıyoruz.
Tansu SARITAYLI- Siz ne zamandır dernek başkanlığını yürütüyorsunuz? Neye ihtiyaç duyulmuş da bu dernek kurulmuş? Bu konuda bilginiz var mı?
Hakan YILMAZ- Ben derneğin başına geleli 1 ay oldu. Büyüklerimizin (yaşlılarımızın) bize anlattığına göre, çok önceleri toplumumuza ait özel bir yer olmadığı için bazı arkadaşlar evlerinde toplanıyormuş. Sonra, Allah razı olsun büyüklerimiz toplanmışlar bu konuyu çözecek bir adım atmışlar. En başta 27 üyeyle bu derneği kurmuşlar.
Tansu SARITAYLI- Peki derneğin faaliyetleri neler? Mesela sportif mi yoksa dini, kültürel faaliyetler mi, ne tür aktiviteler yapılıyor?
Hakan YILMAZ- Daha önceki dönemde bu dini kültürün dışında Türk gençlerinden olan bir futbol takımımız vardı. Bundan 7-8 yıl önce bu futbol takımımız iki yıl kadar aktif olmuş. Tabi bu gönüllü arkadaşların, gençlerin aracılığıyla gerçekleşmiş. Fakat bazı Fransız futbol takımları karşısında böyle ayrı bir Türk takımı olması istenmedi. Yani sadece Türklerden oluşan değil, Fransızlarla, Araplarla ve diğer ülkelerden gençlerle karışık bir takım olsun istendi. Maalesef o şekilde takım dağılmak zorunda kaldı.
Tansu SARITAYLI- Hakan bey, sizin kentteki gençlerin durumu nedir? Yüksek tahsil durumları nasıl? Fransa siyasetine girenler var mı?
Hakan YILMAZ- Genç nesil haliyle burada okuluna gidiyor. Gençler burada çalışmaya devam edecek. Bunların idealleri nedir diye soracak olursanız, ben burada bulunduğum sürede yani yaklaşık 23 yıl içinde buradan siyasete giren veya bu yönde ilerleyen gençlerimiz, arkadaşlarımız olmadı. Birinci kuşak ilk gelen atalarımız, şimdi biz ikinci kuşak diyebiliriz. Bunlar genelde baba mesleğini devam ettirme veya para kazanmaya ağırlık vererek yetiştiği için, geldiklerinde ailelerinde ilk zamanki zorlukları yoklukları gördükleri için yine dertleri geçim ve para kazanmaktı. Ama şu an üçüncü kuşak yetişiyor. Bu yeni kuşağın maalesef iyi yönleri de var kötü yönleri de. Üçüncü kuşağın iyi yönleri daha çok öğrenim ağırlıklı, üniversiteye gitme yönünde.
Şu anda gençler, benim geldiğim yıllara göre okula daha fazla eğilimli. Ama bir önceki kuşak gibi çalışmamaya yönelik bir kayma da var. Yani bizim Türk insanın çalışkanlık özelliğini kaybeden bir kuşağımız olduğunu söylüyorum. Ben böyle seziyorum maalesef. Zaten yapmak istediğimiz şeylerden biri de daha çok genci derneğe çekmek. Böylece gençlerimizin kültürümüzü ve dinimizi daha iyi tanımalarını sağlamak istiyoruz.
Tansu SARITAYLI- Evet bu gençler böyle diyorsunuz. Peki sizin bölgedeki gençlerin Türkiye’ye bakışları nasıl?
Hakan YILMAZ- Birinci ve ikinci kuşakta Türkiye’ye izne gitmeyi veya Türkiye’deki hayata ayak uydurma çabasını, Türkiye sevgisini daha çok görüyoruz. Tabi şu anki gençlerimiz de Türkiye’yi seviyor. Ama Türkiye’ye birinci ve ikinci kuşak gibi bakmıyorlar maalesef. Üzülerek söylüyorum, Türkiye’ye sadece tatil yönünden bakıyorlar. Bizim Türkiye sevgisini, o bağı gençlere daha fazla aşılamamız gerekiyor. Ayrıca, özellikle yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşlarına da oy hakkı verilmesinden sonra, gurbetçilere karşı bir algı operasyonu yapıldığının farkındayım. Bu da gençlerin Türkiye’ye bakışını olumsuz etkiliyor.
Tansu SARITAYLI- Sizin bulunduğunuz kentte Türk toplumundakiler daha çok hangi iş kollarında çalışıyor?
Hakan YILMAZ- Buradaki ikinci kuşak Türkler daha çok inşaat işinde çalışıyor. Çatıcı olarak çalışan, kaba inşaat işlerinde çalışan çok. Ama son dönemde çatı hafif olduğu için genelde çatıda çalışan arkadaşlarımıza denk geliyoruz. Fakat ikinci kuşak kendini daha rahat gördüğü için farklı. Bence, ikinci kuşak Türkiye’de bir ev sahibi olmak için çalışırken, üçüncü kuşak bunu düşünmüyor, kendisini yormak, sıkıntıya sokmak istemiyor.
Tansu SARITAYLI- Hakan bey, gelecekte bu dernek aracılığıyla hangi projeleri yapmayı düşünüyorsunuz? Türk toplumu için neler yapmayı planlıyorsunuz?
Hakan YILMAZ- Ben daha çok çocuklarımızın din ve Türk kültürü yönünden eğitimlerini daha sağlama almak taraftarıyım. Derneğimizin yerinde alan geniş olduğu için derneğin maddi giderleri zaten bizi zorluyor. O yüzden bu o alandan da faydalanarak çocuklarımızı daha çok dernek çatısı altında bulundurmak ve burada büyümelerini sağlama istiyorum. Mesela daha önceki yönetimde yer alan arkadaşlarla da konuştuğumuz acil ihtiyacımız çocuk parkı yapmak. Çocuklarımıza da burada gerekli kültür ve dini bilgi vermek, onlara sevgiyi aşılamak.
Tansu SARITAYLI- Çocuklar için tiyatro oyunları, resim atölyesi gibi çalışmalar düşünüyor musunuz? Futbol kulübünden bahsettiniz. Sadece Türklerden oluşan bir takım istenmediği için kapandığını belirttiniz. Peki bu çocuklarımız gerek kızlar gerek erkekler sanatçı olsun, ressam olsun, tiyatrocu olsun gibi kültürel çalışmalar yapmayı düşünmüyor musunuz?
Hakan YILMAZ- Tabi niye olmasın? Öncelikle buradaki toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak gençler yetiştirmemiz lazım. Buradaki Türk toplumunda niye avukatımız olmasın niye doktorumuz olmasın? Yetiştirmemiz lazım. Tabii ki bizim öncelikli bu üçüncü kuşak gençleri aile çatısı altında düzgün yetiştirmemiz lazım. Böyle ümit veren arkadaşlarımız da yavaş yavaş çıkmaya başlıyor. İnşallah gelecek nesilden beklentimiz bunlar. Ama işte ‘ama’sı var.
Tansu SARITAYLI- Hakan bey dernek yönetim kurulunuz kaç kişiden oluşuyor?
Hakan YILMAZ- Bizim yönetim kurulumuz 7 kişiden ibaret. Ayrıca, bunların dışında, denetleme kurulunda olanlar var. Yönetim kurulunda sayıyı, bir oylamada ikilemde kalmamak için tek sayıda bıraktık. Farklı görüşler olursa zaten 3’e 4 çoğunluğa bakılır. Fakat Öyle zar zor üçe dört oyla karar alan yönetimden de fazla bir hayır gelmez. Allah’a şükür hep fikir birliği içindeyiz.
Tansu SARITAYLI- Bu soruyu diğer dernek başkanlarına da soruyorum. Türk toplumunun içinde bulunan biri olarak, Türk toplumunun Fransa’daki durumu nedir? Toplumun beklentileri nelerdir? Bir dernek başkanı olarak ne gözlemlediğinizi soruyorum.
Hakan YILMAZ- Türk toplumu tanınırsa, daha çok iç içe olunursa daha çok seviliyor, kabul görüyor. Temaslarımızda, Fransızların Türk toplumundan zarar görmediğini anlıyoruz. Mesela bizim toplumumuzda başıboş dolaşan, berduşluk yapan gencimiz olmaz, bulmak zordur. Başkalarının malına zarar veren, yakıp yıkan, kavga eden gencimizi bulmak mümkün değil. Tabii Türk’ün üstüne gelen de cevabını alır. Ama Türk toplumu sorun çıkaran insanlar değil. Şehirde, farklı toplumlara yönelik şikayetler olabilir ama Türk toplumu hakkında bir tepkiye olacağına inanmıyorum. Fransızlarla yakınlaştıkça, iş münasebetiyle temas kurduğumuz arkadaşlarla diyaloğa girdiğimizde ‘Türkler zaten sıcakkanlı’ diye tarif ettiklerini görüyoruz.
Tansu SARITAYLI- Bulunduğunuz yerde Türk toplumu, Fransız toplumu tarafından dışlanmıyor diyorsunuz.
Hakan YILMAZ- Dışlandığı zaman da oluyor. Bunun tarihte örnekleri var. Bakın futbol takımına ne olduğundan bahsettik. Sonuçta işlerin detayına inildiğinde bizi öbürleri kadar benimsemediklerini seziyorum. Fransızlarla iç içe olan arkadaşlarımızdan da sonuçta bizi kendilerinden ayrı gördüklerini anlayabiliyorum. Belli bir yere kadar, işlerine yaradığımız sürece kabul ediyorlar, yaramadığı yerde kabul etmiyorlar.
Tansu SARITAYLI- Peki Hakan bey, uzun süredir Fransa’da yaşıyorsunuz, bir gün Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musunuz?
Hakan YILMAZ- Tabii ki insan doğup büyüdüğü topraklara dönüp yaşamak ister. Fakat bunu istesem de arkadaşların baskısı, buradaki toplumun talebi üzerine dernek başkanlığını üstlendim. Yani beni sürükleyen de budur. Ben buradaki görevlerimizin farklı olduğuna inanıyorum. Buradaki Türk derneklerinin İslam’ın korunması için önemli olduğunu düşünüyorum. Türk kültürünün ve İslam’ın daha iyi anlatılması ve öğretilmesi gerekliliği benim öncelikli görüşüm. Allah belki bize böyle işçi olarak gelip burada kültürümüzü yaşatmayı nasip edecek. Ben o yüzden de gençliğin, öz kültürünü öğrenerek yetişmesini öncelikli görev olarak görüyorum.Çünkü kimseyi kendi haline bırakmamak lazım. Oyun oynama düşkünü gençler var mesela, sürekli PlayStation oynayıp duran, nargile içen boş boş yaşayan gençleri kendisine ve topluma faydalı hale getirmeye çalışmamız lazım.
Tansu SARITAYLI- Hakan bey bize ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederiz. Benim sormayı unutup da sizin söylemek istediğiniz bir mesajınız varsa buyurun son olarak onu alayım.
Hakan YILMAZ- Son mesajım bizi bu derneklere çeken ezan ve bayrağınızın birlikte dalgalanmasıdır. Burada bayrak ve ezanın beraber yaşatılması devam ettirilmesi bunların daha da çoğalması, bu ruh ve birliktelik içinde Türk toplumunun daha iyi yerlere gelmesidir. Mesela yönetimden iki arkadaşımı geçen haftadan beri görmedim. Ama onları ailemden fazla özlemiş gibi hissediyorum. Yani onlar olmayınca eksiklik hissettim. İşte böyle hep birlik içinde olmalı, gençlerimizi de kendimize yakın tutmalı, topluma kazandırmalıyız. Üçüncü kuşağı biraz pasif görüyorum. O gençlerin Türk derneklerine Türk toplumlarına daha fazla katkıları olması lazım, onları kazanmamız gerekiyor.