PARİS’TE AÇILAN GS FUTBOL OKULU ‘ 11 LYONS DERNEĞİ’Nİ TANIYALIM

Screenshot

Fransa’da Dernek Statüsü Altında Paris’te Açılan ” GS Futbol Okulu ” Kurucu Başkanı Dr. Osman Aydoğdu Kineteropiste ile birlikteyiz. Kendileri bize Fransa’da Gençlere yönelik kurmuş olduğu GS Futbol Okulu ( 11 Lyons Derneği ) ile ilgili bu derneğin kuruluş amacını çalışmaları ve faaliyetleri hakkında açıklamada bulundu.

Bugün fizyoterapist Osman Aydoğlu bey ile birlikteyiz. Kendileri Paris’te dernek statüsü altında açılan Galatasaray Futbol Okulu kurucu başkanı. Osman Aydoğdu Bey bize kendileri derneğin faaliyetleri ve Galatasaray futbol okuluun çalışmaları hakkında bizi bilgilendirecek.

Tansu Sarıtaylı: Osman Bey, ilk önce kendinizden bahseder misiniz?

Dr. Osman Aydoğdu: Tabii ki. Öncelikle hoş geldiniz. beni onur ettiniz. Çok sağ olun. Ayağınıza sağlık. böyle insanların yanıma gelmiş olması, senelerini vermiş olması, böyle tecrübeli insanların bana değer vermiş olması gerçekten bana, güzel bir hediye oldu. Bugün de benim yaş günüm. 25 Temmuz. Bu da güzel bir sürpriz oldu. röportaj yaptığımız güne denk geldi. Şaka gibi ama gerçekten öyle denk geldi. şimdi, bizim açıkçası böyle bir projeye girmiş olmamın nedenlerinden bir tanesi amaç olarak ilk önce benim sağlıkçı olmuş olmak ve, toplumumuzdaki olan eksikleri tespit edip bu eksikleri benim nasıl, telafi edebileceğimi düşüne, düşüne benim böyle bir genç yaş grubuyla telafi edeceğim ve öğreteceğim bir şeyler olacağını düşünerek daha çok genç gruba yönelmiş durumdayım.

Çünkü gerçekten birkaç seneden beri bizim derneklerde olsun toplumun içerisinde olsun, konsolosluklarda olsun, davetlerde olsun tekrar tekrar aynı şeyleri söylememe rağmen maalesef hiç bir şeyin değişmediğini hissettiğim için artık gerçekten ben enerjimi daha çok gençliğe vermeye çalışıyorum şu an. Gençlere daha çok burada tabii ki değer vermek lazım. Bu derneğin de gerçekten burada en büyük amacı çocukların hem ruhsal hem bedensel hem fiziksel hem de Türkiye’dan ve Fransa ağlarını koparmadan spor yaparak entelektüel bir ortamda ve güzel bir marka altında Galatasaray gibi güzide bir markanın altında sağladık. Sağ olsun Galatasaray Futbol Klubü yönetim kuruluda bizlere güvendi. Bizim buradaki mücadelemizi de anladı. Onların sayesinde biz bu gücü arkamıza alarak çocuklara hitap etmeye çalışıyoruz. Bu derneğin amacı bu. Sağlıklı, huzurlu ve gerçekten eğitimli ve disiplin ortamında çocuklarımıza spor faaliyetlerini verip sağlıklı hayatlarını yaşamasını istiyorum.

Tansu Sarıtaylı: Bildiğim kadarıylaFransa’da ilk olarak Türkiye’deki bir spor kulübünün ismi altında ilk futbol okulunu siz açtınız galiba. Başka bir okul tanımıyorum ben.

Dr. Osman Aydoğdu: Gerçekten öyle bu eksikliği gördüğüm için de böyle bir projeye atılmıştım. projenin başlangıcında bazı eksikleri gördüğümüz için tabii bu eksikleri tamamlayan ortamlar sadece cami ortamında oluştuğunu fark ettim. bu ne kadar sağlıklı tabii bilemiyorum. çünkü caminin yeri farklı tabii ki ibadetimiz. Ama böyle sportif faaliyetlere girmek için de bunun hocası var, eğitmenleri var. bunların daha çok din ortamında değil daha çok spor ortamında olduğunu düşünerek hareket ettik biz. Ve bu ortamın vereceği çok ciddi avantajlar var aslında. Çünkü bu avantajlar nedir? Öncelikle genç delikanlı çocuklarımıza hitap ettiğimiz gibi bu genç kızlarımıza da hitap ediyoruz. Çünkü ben şunu da fark ettim. Cami ortamında olduğu zaman, bu tür derneklerde olduğumuz zaman sadece bir kitleye hitap ediyoruz. Maalesef o kitleyi de unutur
gibiyiz sanki. bu eksikleri ben tamamlamak için daha çok spora önem verdim ve artık gerçekten genç nesil de spora önem verdiğinden dolayı bu sporun sayesinde iki tarafla da dengeli bir şekilde iletişim kurabileceğim için sporu seçtim.

Tansu Sarıtaylı: Kaç yıldır faaliyette bu spor okulu derneğiniz?

Dr.Osman Aydoğdu: Şimdi 3. senemize girdik.3’üncü senemizde tabii bilançomuz pozitif diyebilirim. Çünkü şöyle ilk sefer olan bir şeyin tabii tecrübelerini yaşadık. 1 senemiz ve İkinci senemiz ekonomik sıkıntılardır içinde geçti. saha ve spor kompleksi sıkıntıları sorunları yaşadık. Bunların üstesinden gelmeye çalıştığımız bazı ortamlarımız oluştu ve gerçekten bazı konuları biz de hani saha içerisinde olduğumuz zaman öğreniyoruz. Teorik olarak gerçekten güzel bir şey yaptığınız zaman bunu pratiğe dönüştürmek çok sıkıntılı oldu. Bunu şöyle anlatayım size. bu sıkıntıların bir tanesi iletişim sıkıntısı. toplumumuz gerçekten hani bu sadece spor okulu dediğimiz futbol okulu aslında ama futbol okulu değil. biz tamamen ciddi şekilde farklı bakışlar ve farklı branşlar içerisinde spor okulu kurmak istedik. Ama rağbet tabii futbola dönüştü. bizim toplumumuzda taraftarlık kültürü var ama spor kültürü daha çok hani ileriye doğru yönelmemiş bir ortamda hele bunu dernekler içerisinde sadece hafta sonu görüşerek hani bir aktivitemiz olsun amaçlı yapıldığı için bir türlü bir adım ileriye gidilememiş bir ortamımız var. Aslında bizim ülkemizde, kültürümüzde çok ciddi başarı göstermiş kulüplerimiz var. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe,Bursaspor gibi Anadolu takımları var. Ve bizim de açıkçası bir Türk toplumu olarak bizim de bir markamız olduğu için bunu Fransa’da temsil etmiş olduğumuz için de çocuklara bu değeri vermiş olmamız çocuklar gururlanarak hani gerçekten benim bu ortamda çocuklarlarımızla daha iyi ilerileyebileceğim bir ortam var. Biz de bu ortamın kapısını çaldık. Bu derneği kurduk. Derneğin ismi de bu arada ” 11 Lyon ” derneğidir.11 zaten futbolu biliyorsunuz 11’den kaynaklan Lyons. İşte o da Aslandan kaynaklanan bir şey. ben Aslam olduğum için bu ara Galatasaray logosunda da aslan olduğu için oradan esinlenerek Galatasaray Futbol Kulübü doğuyor tabii ki.

Tansu Sarıtaylı: Kaç oyuncu var şu anda? Okula devam eden kaç öğrenciniz var?

Dr.Osman Aydoğdu:Şimdi şöyle bir oluşum oluştu? Gerçekten yavaş yavaş insanlar ilk yıllara oranla bu sene biraz daha rağbet göstermeye başladılar. İlk senemiz 25öğrenci futbolcuya hitap ettik. Sayımız çok düşüktü. Ama tabii ki Galatasaray’ı Paris’e getirmenin gururunu yaşadık. Farklı planlar yapmak istemiştik. Farklı planlar düzenlemiştik. Bunlar bir türlü faaliyete geçemedi. Nedenini isterseniz ben net açıklayayım. spor kültürümüz olmadığından dolayı biz buradaki çok derneklere gittik, başkanlarla görüştük. Gerçekten çok vakit harcadık bunu çocuklara yetiştirmek, bu onuru onlara verebilmek ve kendimizi tanıtmak için. Ama bir türlü derneklerden gereken ilgiyi iletişimi görmedik. Yani bu dernek başkanlarına çok gittik veya mektup yolladık, E- Mail attık. Bir türlü cevap gelmedi.

Onun için bu ortamın artık dernekler içerisinde değil tamamen farklı bir branş olarak yetişmiş olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü derneklerin kendi sıkıntıları var. Spor yapabilme ihtimalleri var mı? Var. Ama bir türlü dengeli bir şekilde gitmeyen bir durumları var. Onların Spor konusundaki girişimlerinin yüzde doksanı derneklerin bir sene iyi gidiyor, ikinci senesi arkası gelmeyen bir ortam oluşuyor maalesef. Bu çocuklara da tabii bir ister istemez bir fren oluşuyor. Çocuklar spordan soğuyor ya spor yapmak istiyorum derken bir türlü çocuk dengeli bir şekilde sporuna gidemiyor.Ve şunu da gördüm ben Fransa’da derneklerimizde gerçekten spora yönelik sadece erkekler için bir spor alan var futboldan başka bir branş yok. herkes spora futbol olarak bakıyor ama bunun tabii sporun verdiği performans çalışmaları var. İşte sakatlıklara karşı yönetim idmanları var. sakatlıklara karşı beslenmesi var. Nasıl çalışılır, nasıl yatılır, nasıl koşulur?

Hani koşu teknikleri var. Bunlar tamamen bir branş.Bunu da yönetecek olan insanlar tamamen bu birimden yönetilmiş ve eğitim almış insanların yapmış olması gerektiğini düşünüyorum.bunun bir de sağlık açısı var. Şöyle çocuklarımızda şunu tespit ettik Sağlık Bakanlığı’ndan edindiğimiz verilere göre, Türk kökenli çocukların çoğunda obezite sınırı var. Bu çok büyük bir problem. Ben bir sağlıkçı olarak da bu konuda gerçekten buna bir el atmış olmam gerekiyordu. Nasıl yardımcı olabilirim bu topluma? Çok denedim. Artık deneyeceğimi denedim, ama benim alanım sağlık olduğu için spor branşıyla beraber burada çocuklarımıza yardımcı olmaya çalışıyorum tabii ki,

Tansu Sarıtaylı: Zamanla okula kayıt sayısı arttı değil mi? Velilerin durumu nasıl? Çocukların aileleri nasıl baktılar bu okula?

Dr.Osman Aydoğdu: Açıkçası o konuya da değinecektim. Şimdi sayımız 25’ten başladı.ikinci senemiz de 46’ya çıktı.Şimdi inişe geçen bir ortamımız oldu. Bazı çocuklarımız gelemedi. İşte ailevi nedenlerden sıkıntılı bazı çocukların derslerini aksatmış olmaları filan derken açıkçası bizim stabil olarak 35’e yakın bir öğrenci sayımız oldu. Bu sayıyı ben 50, 60, 70, 80, 90, 100’e kadar çıkarmayı düşünüyorum. İnşallah da olur. Planımızda böyle bir program var. İnşallah buradaki Türk toplumu buna ben de varım der ve çocuklarını spora yazdırırlar. Çünkü Fransa’da gerçekten spor yapmak çok zor. Kulüplerin çoğu futbol için, basketbol için lisans almabilmesi için zor bir ortam var. sahaları çok düşük seviyede ve saha sayısı yetmiyor. Lisanslı kulüpler çok ama çocukların spor yapabileceği faaliyetler alanları çok düşük. Şimdi aileler konusunda bu sorunuza cevap vereyim. Aileler ilk sene çok güzel tepki verdiler.

Çünkü ikinci senesinde gelen aileler var. futbol okuluna gelen çocuklarındaki değişimi görüyorlar. Çocuklardaki Türkçe ve Fransızca derslerinde mesela çocuğun dersi iyi değilse çocuğun üzerinden formasını alıyoruz ceza olarak. Bunu yaparak bir motivasyon sağlıyoruz. Çocuğa anlatıyoruz neden o formayı aldığımızda bir bakıyorsunuz diğer sömestirde
çocuğun dersleri tamamen değişmiş, motivasyonu yerine gelmiş kendini dersine vermiş, çocuklar arkadaşlık ortamında. Hadi idmana neden gelmiyorsun? İşte derslerimi düzeltmem lazım. Onun için der geleceğim derken o çocuklarda bir motivasyon olmuş. Bir arkadaşlık ortamı oldu, dayanışma ortamı oldu ve aileler gerçekten bunu benimsedi. Kahvaltı yapmayan çocuklar kahvaltı yapmaya başladı. Her gün idmandan sonra duşunu almayan çocuklar duş almaya başladı. Çok farklı sıkıntılar var. Bu spor okulu gerçekten çocuklara çok farklı pozitif şeyler de katıyor eğitim için.

Tansu Sarıtaylı: Haliyle siz spor ve bilhassa gençler üzerinde futbol da olsun diğer spor kollarında olsun sokaktan gençleri çekiyorsunuz. her türlü kötü alışkınlıklara karışmamaları için. Bu bunu dernek olarak olsun, bir bir futbol okulu kulübü olarak olsun size gerek Fransız devletinden gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin buradaki temsilciliklerden maddi ve manevi olarak bir katkı veriliyor mu ?

Dr.Osman Aydoğdu: İnşallah olacak. Bugüne kadar hiç olmadı maalesef.Konsolosumuza kadar gittik. Başkonsolumuz bizi ağırladı sağ olsun. Ama bir türlü bu konuda yeni bir sayfa bir türlü açılmadı. Bu konuda sponsorluk istedik. Burdaki bazı ciddi kapıları çaldık. Sponsorluklarda bir sıkıntı yaşıyoruz. İnsanlar gerçekten bu konuda bir yardımsever toplum olmamıza rağmen çocuklarımız için bu yardımseverliği yapamıyoruz. Ama başkalarına gelince yapmayı biliyoruz. Burası bizim yerimiz, çocuklarımızın yeri, çocukların kendini geliştireceği bir yer.Biz burada  bürokratik olarak biraz daha ağırlığımızı koyup buradaki Fransa’daki yaşadığımız sıkıntıların hepsini tek tek saymaya çalışsam çoğu insan bu işten bıkar açıkçası. Ama bizim için önemli olan gençlik.

Ama önemli olan onlara değer vermek. Tekrar söylüyorum. Benim, en büyük, şeyim, sevgim çocuklar. Benim kendi evlatlarım Türkiye’de yaşıyorlar eski eşimle. Ben burada yaşıyorum. Onun, bir,  dostluk diyeyim artık. Gerçekten çocuklar için, ne kadar önemli olduğunu, çocuklara değer vermek, hayatın getirebileceği sürprizlere karşı çocukların dayanıklı olmuş olması. Çocukların futbolun, sporun sayesinde kaybetmeyi de öğrenmeleri gerekiyor. Kazanmayı da öğrenmeleri gerekiyor. Ve fair play dendindiği hani kaybetsem bile karşı taraf neresi kalabilecek bir ortam yaratmış olmamız gerekiyor. Şimdi çocuklarımıza bunları öğrettikçe hayatlarında, özel hayatlarında, iş hayatlarında, yaptıkları seçimlerde kolaylık sağlayacak bir ortam yaratmaya çalışıyoruz.

Tansu Sarıtaylı: Spor bir yerde ahlak değil mi? Onun da bir kuralı ve bir ahlakı var. Çünkü iyi bir sporcu. Ahlaklı olur. Ahlaklı olduğu zaman da topluma zararı olmaz öyle değil mi?

Dr.Osman Aydoğdu: Çocuklardaki şunu gördüm ben. çocukların gelişimi çok düşük bizim toplumda. çocuklarımız çok televizyon karşısında vakit geçiriyor. Maalesef marka söylemek istemiyorum. Ama bu cep telefonu veya sosyal medya üzerinde, çok vakit kaybediyorlar. Çocuklar elinde telefon düşmüyor. Yani futbol oynadığını sanıyor çocuklar maalesef ama aslında değil. Çocukların beyin gelişimi o küçük yaşlarda oluşur. İleriye dönük gelişimi de aynı şekilde. El becerisi, ayak becerisi. Hani bunları çocukların ne kadar aktivite olursa o kadar hormonal dengesizlikleri de önleyebiliyoruz. Ve kötü huy olayı da çocuklardaki sosyalleşmenin sayesinde kendisinin o ortamda kim olduğunu öğreniyor. Ya bu spor gerçekten çok şey öğretiyor. Ben eski bir sporcuyum.

Çok üst seviyede futbol oynadım ve sakatlıklarla boğuştum. bir türlü başarı olamadım. Bu mesleği onun için seçtim zaten ben fizyoterapi mesleğini seçmemin başlıca nedeni de sporculara yardım ediyorum. İşte tıb alanında spor alanını seçtim. Çok uzun süre 14 sene gibi bir sene uzmanlık yaptım ben okudum ve çok üst düzey yerilere geldim. Yani bu toplum için bu açtığımız spor okulu sayesinde tecrübelerimle yanımızda olan o kadar ortopedi
doktoruyla birlikte çok ciddi bir ekibimiz var. aslında bu spor okulunda işte uzman çalışanları ve sosyal medya sorumlusuyla futbol branşı var onun sorumluluklarıyla üst koluyla ekip tamam sadece çocukları bekliyoruz açıkçası yani aileler çocuklarını göndermelerini bekliyoruz. Tabii ki gönderenler var ama yeterli değil daha da fazla olması Türk toplumuna kazandırır.

Tansu Sarıtaylı: Futbol okulunda yetişen çocuklarda ileriye dönük futbolculuklarını görme şansınız nasıl?

Dr. Osman Aydoğdu: Çok ciddi. Bu toplumda çok ciddi potansiyel var. Mesela çok basit bir örnek vereyim TÜrkiye Konsolosluk turnuvası vardı. Bu konsolosluk turnuvasında çok ahlaklı, güzel gençler gördüm. Bana söyledikleri tek şey, Osman abi bizimle yeteri kadar kimse ilgilenmiyor. Sözleriydi. Gelin buyurun dedim. Bakın burada bir kapı var. Gelin bize oturalım konuşalım. Ama yaşınız geçmemesi gerekiyor. Çünkü buranın ve bu işin bir gerçek olan yanı var. Bu ortamın bir de gerçek tarafı var. Şu an mesela Fransa gibi ülkelerde bazı en üst düzey futbol kulüpleri Yamal gibi 16 yaşında veya 17 yaşında profesyonel kontrat imzalanıyor. Yani bu seviyede şu an. Herkes bir Yamal olmayabilir ama hani bir iş bu konuda gerçekten üst düzey bir futbolcu olmak istiyorsanız ki amacımız ilk etapta o değil tabii ki. Önce spor yaptırmak çocuklara.

Sporun sayesinde ahlaklı olmalarını sağlamak baktık potansiyel varsa tabii ağımız çok geniş. O çocuğu yetiştirip ondan sonra büyüklerimize vermek göstermek. Burada partner futbol kulüpleri yavaş yavaş bizim de kapımızı çalmaya başladılar. Ciddi çalışımızı gördükleri zaman da çocukların ne durumda olduklarını gerçekten bir turnuvaya katıldık ve bizim okul öğrencisi futbolçular olarak iyi derecede bitirdik. İnanılmaz bir şey bu, birinci turnuvamızda ailelere bir motivasyon geldi. Gerçekleri gördüler. Çocuklarına farklı baktılar. Bir öğrencinin diğer öğrenciye motivasyon sağladığını gördüler. Demek ki evdeki kapılı kutu orada saha içerisinde tamamen aslan gibi savaşan bir çocuk var. o stresi orada atıp gerekli enerjisini bu yönde verdiğinden dolayı hem kendisine güven geliyor hem de Ailelerinde. Bu Futbol turnuvasını çok benimsedilir.

Tansu Sarıtaylı: Osman bey, Çocukların aileleriyle karşılaşıyorsunuz. Çocuklarla karşılaşıyorsunuz. az çok uzun süredir de Fransa’da mesleğinizi icra eden fizyoterapist bir doktor olarak, Türk toplumunun buradaki geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Dr. Osman Aydoğdu: Şimdi ben, çaresizlikte her zaman bir, sorumluluk taşıyan önder insanlar olduğunu düşünüyorum toplumda. Onları keşfedip ve onların gençliğe hitabı çok önemli. Biz gelip geçiciyiz hepimiz. büyüklerimizin durumu gibi, kime kaldı ki bu dünya? Doğru mu? Ama ne kadar bilgili, sağlam, yetişkin, kendine güvenen bir genç toplumumuz olursa hem Fransa’daki entegrasyonu çok iyi ve güzel olur. Hem kendi dilini, dinini, kültürünü, kendi mezhebini. Yani Türkiye’mizde çok büyük bir mozaik kitle yaşıyor kabul edelim etmeyelim bu bir gerçek. Farklı dinler var, farklı diller var. Türkiye’miz çok güzel bir bir ülke ve laik bir Cumhuriyet. Bu Cumhuriyetin çocukları olduğunu da unutmayın. Onların da Fransa Cumhuriyeti’nde yaşadıklarını unutmayın. iki cumhuriyet arasındaki kuracakları bağı aslında bu yönden bakınca geleceğe bakış açım da bu çocuklara göre farklı değişiyor.

Ne kadar biz çocuklara spor alanında olsun, sosyal alanda olsun, müzik de olsun, dini inanç konusunda olsun yani çocuklarımıza ne kadar şey katarsak o kadar hem Fransa’yla hem Türkiye ile iyi ve güzel bir bağ kurulabileceği bir ortam yaşayacak bu çocuklarımız. Çünkü bu çocuklar iki tane. Hem Türk hem Fransız aslında tek kişi ama iki tane farklı kişi olarak bakın ve bir de öyle düşünün. Böyle bir avantaj var. Mesela bir Fransız Fransa’da kalır. Bir Türk sadece Türkiye’de kalır. Ama Bizim Türk çocuklarının iki tane potansiyeli var. Fransızca diliyle Afrika açılıyor. Türk diliyle tamamen Asya ortamına açılıyor. Kendi anavatanına açılıyor. Ve Türkiye imajı biliyorsunuz Türkiye’de yurt dışında güzel bir imajımız var. Bu çocuklara gerçekten bu toplumun çok önemli bir kilit rolü olacak bu çocuklara şunu hatırlatırsak ve değer verirsek o çocuklar ileriye farklı bakarlar. Ama geçmiş olan nesil burada Fransa’da bir eksik olan bir durum var ve devam ediyorlar. Şu an 1-0 yenik durumdayız açıkçası.

Tansu Sarıtaylı: Osman Bey bana ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederim. Ben sorup öğrenmek istediklerimden gerekli bilgileri aldım. Ama benim, sormayı unuttuğum, sizin vermek istediğiniz bir mesaj varsa Türk toplumuna, gelecek, genç kuşaklara buyurun sizden dinlemek isterim.

Dr. Osman Aydoğdu: Onur veriyorsunuz. Şimdi ben tabii bu toplumun bir parçasıyım. Sağ olsun annem, babam ve kız kardeşimi ben buradan selamlıyorum. Onlar Belçika’da yaşıyorlar. Ben Belçika’da doğup büyüdüm. Ama ben Şimdi Belçika’daki yaşadığım ortamı ben Fransa’da bir türlü bulamadım. Sosyal faaliyetlerde olsun, spor alanında olsun çok farklı bir organizasyon, farklı bir toplum var karşımda. Buradaki toplum gerçekten buralı olduğunu benimsemiş olması lazım. ve burada olduğu için buraya konsantre olup buradaki gençliğe nereden geldiğini asla unutmayıp ve bir Fransız’a nasıl biz hitap ediyorsak bir Türk’e de aynı şekilde hitap etmiş olmamız lazım.

Ben bir Fransızla aynı diplomayı alıyorsam bizim toplumumuzada Fransa, değer vermesi gerekirken. Bizim gencimize çok az değer veriyor. Burada bu topluma mesajım, burada yetişen gençleri küstürmeyin lütfen. Bu çocukların çok ciddi potansiyelleri var. Hem Fransızların hem de Türklerin geleceğini kurtaracak olan bu gençlerin elinden derim. Yani tutun spor alanında olsun, başka kültürel faaliyetlerde olsun yardım edin. Bu çocukların sadece değer verilmeye ihtiyacı var. Bu kadar. Yeter ki gereken değeri çocuklarımıza verelim gerisini sonra göreceğiz.

Tansu Sarıtaylı: Teşekkür ederim. Ağzınıza sağlık.

Dr. Osman Aydoğdu: Rica ederim ben teşekkür ederim sağ olun.