BURSA’DAN PARİS’E UZANAN TÜRK DOKTORUN BAŞARI ÖYKÜSÜ

Bursa’dan Paris’e uzanan bir başarının öyküsü. Doktor Serdar Dalkılıç, aslen Bursalı bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Bilgisiyle, duruşuyla ve mesleki saygınlığıyla Fransa’da gerçek bir başarı öyküsü. Hodrimeydan’ı yaklaşık 20 yıldır görev yaptığı Longjumeau Hastanesi’ndeki odasında ağırladı ve yeni projelerini paylaştı:“Longjumeau Hastanesinde Kadın Hastalıkları, Doğum, Pediyatri ve Ortojeni kliniklerinin başkanlığına seçildim. Aynı zamanda altı yıl evvel hastanenin üç doktor müdürlerinden biri olarak seçildim. Üç yıl evvel yaklaşık 9-10 km ötedeki Juvisy Hastanesi’nde aynı kliniklerin başına geçtim. 15 gün önce ise bu kez batımızdaki Orsay Hastanesi’nin de Kadın Hastalıkları, Doğum ve Pediyatri kliniklerinin başına geçtim.
Amacımız 2024 yılında Saclay denilen bölgede Fransa’nın en iddialı hastanelerinden birini kurmak. Projeyi hazırladık, finansmanını da sağladık; Sağlık Bakanlığına yaklaşık 200 milyon Euro maliyeti. Şu anda bu proje üzerinde çalışıyorum. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Pediyatri kliniklerinin tasarımını yapıyoruz, işletmeyi ayarlıyoruz.

Bu hastane çok önemli çünkü Saclay dediğimiz bölge Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Silikon Vadisine rakip olma iddiasında: Fransa’nın bütün büyük okulları burada toplandı, fen-teknoloji ve araştırma odaklı Ecole Polytechnique gibi, en büyük mühendislik okulları, atom araştırma enstitüsü, Türkiye’deki Tübitak’ın muadili olan CNRS… Ve şu anda orada henüz bir hastane yok.
Sıfırdan bir hastahane kuracağız. Öyle deniyor ki dünyada şu anda araştırmacıların en fazla olduğu bölge, Saclay bölgesi olacak. Saclay’ın ABD, Çin ve Avrupa’ya göre en fazla gelişen bölge olması bekleniyor. Şu anda bulunduğumuz hastaneye yaklaşık 10-15 km ötede olan bir yerden bahsediyoruz.”
Doktor Dalkılıç, aynı zamanda Avrupa Doktorlar Federasyonu’nda Fransa’yı temsil ediyor. Yaklaşık dört sene önce düzenlenen genel kurulda bu federasyonun başkan yardımcılığına seçildi. Bu sayede Avrupa’da ve değişik ülkelerde değişik şehirlerde bulunuyor. Bir yönetici bakışıyla gittiği ülkelerdeki Kadın-Doğum ve Pediyatri kliniklerini ziyaret ediyor, fikir sahibi oluyor. Diğer ülkelerde nasıl yapıyorlar, doğumlar nasıl gerçekleşiyor, insanlar hastanede kaç gün yatıyorlar, ne zaman çıkıyorlar, onların ameliyat teknikleri nedir gibi araştırmalarda bulunuyor. Deneyimlerini ve gözlemlerini Saclay’de kurulacak hastanede hayata geçirmeye kararlı: “Bu ziyaretlerimden edindiğim tecrübelerle Saclay’deki hastanenin hem modern hem de daha insancıl bir klinik yapılmasına ön ayak olmaya çalışıyorum. Şu anda bulunduğumuz Essonne (91) bölgesinde en hızlı gelişen servis olduğumuzu söyleyebilirim. Üç hastanedeki değişik kliniklerde başarılı olan tek klinikler bizim kliniklerimiz. Diğer branşlar, cerrahi branşlar olsun, geriyatri olsun, maddi açıdan kan kaybı yaşıyor diyebiliriz.”

–Türk kimliğim, gurur kaynağım–

Bursa Uludağ Tıp Fakültesi mezunu olan Doktor Serdar Dalkılıç, yurtdışında başarıya ulaşmış bir Türk doktoru ama mütevaziliğini koruyor ve daima “daha fazla ne yapabilirim” diye düşünüyor. Türklüğü onun için bir gurur kaynağı:“Yirmi seneden beri Fransa’da çalışıyorum, hiçbir zaman Türk kimliğimi silmeye çalışarak çalışmadım, her zaman ön plana koydum, ne ismimi ne soyismimi değiştirdim. Yabancı diplomalı bir doktor olarak şu anda bulunduğum mevki benim için kişisel bir gurur kaynağı. Çocuklarımdan biri de baba mesleğini seçti, şu anda tıp fakültesi 5. sınıfta. Bu beni mutlu ediyor. Diğer çocuğum da mühendislik okulunda.” Doktor Dalkılıç’ın masasında çeşitli hediyeler görüyoruz. “Hastalar istemesek de hediye getiriyorlar. Türk hastalarımızdan Türk kahvesi, kahve takımları, lokumlar geliyor. İsmim ve soyismimle dokumalı bir minyatür halı… Bu hediyeler genelde doğum sonrası geliyor. Ama şu gördüğünüz Afrika hatırası hediyenin bende ayrı bir yeri var.” diyor.

Meslek hayatında sayısız anı biriktirmiş. Ancak biri var ki, son derece ilginç:

“Bu hediye Afrika sanatından bir örnek. Afrika kökenli eski bir hastamdan geldi. Bundan yaklaşık 22 sene önce ortojeni servisinde konsültasyon yapıyordum. Henüz daha uzmanlık öğrencisiydim. Bir hanım geldi, hamile olduğunu fakat çocuğu aldırmak istediğini söyledi. Çocuğun babası Amerikalıydı, ükesine geri döndüğü için aldırmak istiyordu. Ama aynı zamanda da ağlıyordu. ‘Bakın hanımefendi, kararınızda acele etmenize gerek yok, bir konuşalım, bir düşünelim. Üç-beş gün sonra tekrar gelin ben her zaman sizin için buradayım.’ dedim. Bu hasta bir hafta sonra tekrar geldi, konuştuk ve çocuğu aldırmadı. Gebelik dönemini bizzat takip ettim, doğumunu da ben yaptırdım. Yirmi yıl sonra bu kadın tekrar çıkıp geldi ve oğluyla birlikte!!! Maaşallah, oğlu 1.90 boyunda. Amerika’da yaşamışlar, New York’ta. Kadın çocuğuna neler olduğunu, nasıl dünyaya geldiğini anlatmış. ‘Ben aslında bu gebeliğe devam etmeyecektim ama Fransa’da Doktor Dalkılıç diye biri var, o beni ikna etti ve sen onun sayesinde doğdun.’demiş. Çocuk yıllardan beri benimle tanışmak istiyormuş ve bundan yaklaşık iki ay önce geldiler. Anne-oğul bana sarıldılar ve hakikaten ben de çok duygulandım. ‘Afrika sanatı bizim için çok önemlidir, size bu hediyeyi hatıra olarak getirdik’. dediler. Tabi ki bu hikaye kadınlar gebeliği sonlandırmasın anlamına gelmiyor, ben daima kadınların kürtaj hakkını savundum, bu konuda demeçler de verdim, kadınların bu konuda sonuna kadar yanındayım ama her hastayı da kürtaja yollamak yerine dinlemek lazım diye düşünüyorum. Sorun nerede, gerçekten kürtaj olmayı istiyor mu, buna ihtiyacı var mı? Bunu anlamak için hastalara zaman ayırmak lazım.’’
2024’e kadar çok güzel işlere imza atacağına inandığımız Doktor Serdar Dalkılıç’a bu samimi ve sıcak sohbet için teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılarının devamını diliyoruz.