KULAĞIMIZA GELEN PARİS DEDİ KODULARI BURDA !

Bu hafta Paris’te kulağımaza gelen son dedikodular !. İster çok iyiliksever görünen biri olun. İster sosyal medya ile uzaktan yakından alakası olmayan biri sayılın farketmez. Elinizdeki akıllı telefona birileri tarafından gönderilen ve size bir şekilde yansıyan, mesaj “Bu da neyin nesi ?” sitemine yol açan tek bir şey oluyor. Bana da, herkese olduğu gibi:
Kendilerini X Partinin militanı diye adlandıran kişilerden birinin önüne gelenin telefonuna yolladığı bir mesaj aldım. Elbette mesajı okudum. Doğrusu hiçbir anında beni ilgilendiren ve üzerinde düşünüp irdelediğim bir konu değildi, basbayağı üzüldüm.
Hele mesajdaki “Ne olduğunu çok iyi bildiğim kişiden gelmiş olması” ve “Bizim düşüncemiz bu, belki senin fikrine uygun değil” ifadesine çok güldüm. Madem ki benim fikrimi biliyorsun, niye zamanını boşa harcarsın ki, zeka fukarası ! Benimle uğraştığın zaman dilimini daha iyi değerlendirebilirdin. Mesela bir kitap alıp içinden iki sayfa okusan, belki düzgün cümle kurmayı öğrenirdin !.
Kişinin kendini düşürdüğü duruma… Kafasının çalışma şekline… Seni–beni kafalamak için yapmışdır, diyenler olsa da…Eğer gerçekten öyleyse durum “Daha da vahim!” Düşüncesiyle yazdığı mesaj arasındaki tezatı göremiyecek kadar cahil derim. X partinin militanı!.              XXX                                                                                                                  Rüzgargülü: Bir dönem başkent Paris’in önde gelen güçlü kişilerinden biriydi herkes sayıp seviyordu.Daha sonra bir anda çok şey değişmiş olmalı ki, herkes uzaklaşmaya başladı. Hatta görünce yol değiştirenlerin bile olduğu söyleniyor. N’oldu ki acaba o şaşaalı görünümden bir anda insanların ucubeden kaçar gibi uzaklaşmalarına inanın çok kişi bir anlam veremiyor. Duyduğum kadarıyla, dostlukların, yardımseverliklerin içine ‘Akçeli hesap ‘ girince, beyazın daha da beyaz siyahın daha d a siyah olarak gün ortası çok iyi görülüp anlaşıldığı söylentileri dolaşıyormuş ortalıkta.
Bir dönem birilerinin hararetli savunucularından olarak biliniyordu, sert esen bir rüzgar sonrası, rüzgar gülü gibi ters-yüz oldu diyenleri mi ararsın, yoksa yakında kopacak fırtına ötesi, alakasız başka bir yerde karşılaşırsan sakın şaşırma diyenleremi inanırsın ? . Gel de duyup da yazma bunları !.                                                                                        XXX                                                                                                                    İnsanlar : ünvanlarında yaşamazlar. Kendi kişiliklerinde yaşarlar. Ünvanınız silinince ne sınıf atlarsınız ne de sınıf düşersiniz.” Benim şahsi düşüncem böyle, sizleri bilmem!.
Gerçekten de öyle oluyor, tanıdığım kişiler arasında yoluna devam eden, ismini burada zikretmeye gerek görmediğim. Çünkü o ismiyle değil kişiliğiyle güzel bir insan olduğunu zamanında herkese hissettirmişti.
Güçten düşmüş olsa da yolunu kaybetmedi. Ama son zamanlarda edindiği tuhaf bir alışkanlığı olduğu çok kişi tarafından sıkca dile getiriliyor. Bende bunun bu halini yazmadan geçemiyeceğim.
Sosyal medya hesabından, onu kızdıran her herkese verip veriştiriyor, bazen de çok ileri gidip kafasına taktığı kişileri bol bol aşağılıyor. Ama bizden söylemesi bu arada kendini de aşağı çektiğinin farkında değil !.
Sanırım bu ahkam kesme tavrı Onun gücü elinde bulundurduğu döneminden kalma bir alışkanlık olsa gerek !. Bazı alışkanlırları o yaşanılan dönemde bırakıp, yeni dönemde kendini yenilemesi gerekmez mi ?.
Sonuçta kendine yapılan eleştirileri haksız buluyorsan, susarsın, söylenenleri ve söyleyenleri hesaba alma gereği duymaz, enerjini de böyle şeylerle boşuna harcamazsın… XXX                                                                                                                      DERYA RESTAURANT: Ara sıra yolumuz Türk toplumunun yediği içtiği hatta eğlendiği mekanlara düşüyor. Paris’in merkezi’ndeki en eski lokantalar arasınad bulunan Derya restaurant, uzun süren restarasyonunu tamamlayıp yine eski yerine geçti. Mutfak kısmındaki düzenlemelerin yanı sıra içerdeki oturma alanında değişikliğe gitmiş, masalar aralıklı daha rahat oturulabilecek bir duruma kavuşmuş. Aşçılar değişmemiş fiyatlar da eski tarife üzerinden ödeniyor.                                                                                         XXX                                                                                                                       GRİLL İSTANBUL PİZZA: Madem ki uğradığımız mekanlardan söz ettik, Paris’in ilk kebap restaurantı Grill İstanbul Pizza’dan söz etmemek olmaz, havaların ısınmasıyla birlikte terasa konulan masalarda yenilip içilebiliyor, içerde artık sıra bekleme durumu böylelikle ortadan kalkmış, eskiden olduğu gibi kebabın her türü pişiriliyor. Pide ve lahmacun yanı sıra her daim taze meze çeşitlerini bulmak mümkün, özel fincanda Türk kahvesi lokumla birlikte yanında bir bardak suyla ikram edilmesi Türkiye’deki ananevi geleneğin yaşatıldığını gösteriyor.                                                                                                                 XXX                                                                                                                   ANAMUR STEACKHOUSE :Paris’in banliyösü Sarcelles başında, tam da yol kenarında bahçe içerisinde o şahane eski Grill Courtepaille restaurantlarından birini satın alıp Anamour Steackhouse ismi altında Ocak başı ortamında dizayn edilen Türk restaurantı, bol çeşit meze ve sıcak yemekleri açık büfe olarak sunduğunu biliyormuydunuz ?.
Araç park yeri sorunu olmadığı gibi alışılmış türk restaurant sistemi dışında olması çevrede yaşayanların ilgisini çekiyor. Kapalı ve açık terası da bulunan mekan hergün dolup taşıyor. Geçenlerde yolum düştü şöyle bir uğradım tesadüf buya, aynı gün akşamı yani, Cuma günü akşamları, Paris’teki yerel sanatçılardan Ozan Ali Arslan sazıyla sözüyle müşteriler için çalıp söylüyor . Ocak başı ortamını sevenler için biçilmiş kaftan, artı Cuma günü akşamı uğrarsanız müzikli ortamda keyfle dostlarınızla bir akşam yemeği yersiniz diyorum.       XXX                                                                                                                              LE MYSTİC TÜRKÜ BAR :Kapılarını açtığı günden bu yana hafta sonu müzikli proğramlarını sürdüren Le Mystic türkübar, her hafta sonu yeni bir sanatçıyal Paris’teki müzikseverleri buluşturuyor.
Genelde bayanların daha çok tercih ettiği mekanlar arasında olan bu eğlence mekanında son zamanlarda eğlenmeye gelenler dost ve arkadaşlarıyla birlikte müzik dinleyip doğum gününü kutlayanlar sıkca oluyor. Le Mystic türkübarın sahibi Yusuf Bahar, başta müzik ve sanatçı konusunda kalite de taviz vermez tutumunu yemek ve içecek konusunda da aynı titizlikle sürdürüyor. Tercih edenlerin çoğu fiyatların bütçeye uygun olmasının da avantajı olduğunu söylüyorlar.